25 Aralık 2011 Pazar

Fotoğrafçının Güncesi***02 ve İstanbul'da Yaşam*dan Fotoğraflar

 Biliyorum yazmam gerekiyordu,aklımdaki cümleleri toparlamaya çalışıyordum sadece...:)
Fotoğrafları kesinlikle bloğa yüklemem gerekiyordu ve de onlara dair hikayeleri de aktarabilmek...
Sırasıyla ilk fotoğrafla başlayacağım ve sonra fotoğrafları yüklemeye devam edeceğim.
Öncelikle İstanbul'dan,farklı mekanlarda çekilen çalışmalar yer alacak bu konu başlığı altında.
"Babamla Ben" isimli çalışmamdan başlayalım ve sonra arkası gelsin...
***"Bir Sokak Oyunu" isimli çalışmam ve Yahya Abimin fotoğrafı***

Hayat denilen sahnede,zamanın içinde yürürken farklı kahramanlarla karşılaşırım...Bir gar,bir bekleme salonu,
bir köprüaltı,bir kaldırım,bir ev hiç farketmez ; görebildiğim yerdir asıl olan hikayenin başlangıcı...
Bu defa bir kaldırım, bir sokak rüyası Yahya abi... Kemençesiyle,birkaç kutu birasıyla, ayık olmak ve
olmamak arasında gidip gelen konuşmalarıyla,yanıbaşına savrulan iki yaprakla birlikte hayat onu savurmuştu oyunun
tam da ortasına.Ona selam verme ve onu dinleme sahnesini canlandırıyordum,oyunun tüm gerçekliğiyle. Yapraklara baktım,
tesadüfen bizimleydiler,ama Yahya abi bir tesadüf değildi... Oyun yazılmıştı önceden,hem bu oyun mecburiydi vazgeçsem de
yolumun üzerinde karşıma çıkan tüm bu gerçek kahramanlarla "IŞIKLA YAZI YAZMAK" oyununu oynayacaktım.

13 Aralık 2011 Salı

Biraz Fotoğrafçı,Ama En Çok İnsan Olmak

Herkese merhaba,
Uzun zamandır mesleğimin yanısıra ilgilendiğim fotoğraf,bende bir aşk bu doğru...
Son zamanlarda online fotoğraf sitelerindeki egoist,hırslı,yarışçı,ara bozucu,kendisini en mükemmel ilan eden,ona buna yalandan dostluk taslayan,gereksiz samimi tavırlarda bulunan ve daha sayamayacağım birçok kötü özelliğe sahip İNSAN PROFİLİ gözlemlemekteyim. Evet ne yazık ki bu kişiler İNSAN.
Ama onlar ÖNCE İNSAN olduklarının farkında değiller, e bu da ayrı bir yanlış yan.
Fotoğraflar... Çeşit çeşit,kategori kategori... Fotoğraflar...Dostluk,arkadaşlık,paylaşım... Fotoğraflar...Gerçek hikayeler,yaşanmışlıklar...
Dünya üzerinde sanki bir TÜRKLER var,bazı fotoğraflarla duygusal sömürü ve duygu istismarı yapan !
Fotoğrafçılar,fotoğrafı nasıl sunması gerektiğini de bilen insanlar olmalı ayrıca... Yoksa isimleri" fotoğrafsever"den öteye geçemiyor.
Hepiniz görüyorsunuzdur,çadırların yırtıklarından-deliklerinden baktırılan onca çocuk sureti...
Yahu zorunuz ne arkadaşlar?! Amacınız ne? Çocukları bu şekilde çekiyorsunuz anladık,peki ya neden bir hikayeyi izleyene taşıyamıyorsunuz?! Bir fotoğrafı fotoğraf yapan en önemli özelliklerden biri de,FOTOĞRAFÇININ VİZÖRDEN BAKARKEN KALBİNDEN GÖZÜNE AKTARIP,VİZÖRÜNDEN YANSITTIĞI DUYGUSUDUR VE TABİİ BUNU BECEREBİLİYORSA EĞER...
Bitti mi,hayır bitmedi !  Çekilen,tanık olunan onca zor yaşamı yansıtırken ÖNCE FOTOĞRAFÇI DEĞİL ÖNCE İNSAN OLMALISINIZ. Bir kere neyi yayınlayıP ,neyi yayınlamayacağınızı seçemiyorsanız eğer, BIRAKIN BU İŞİ...
Hani fotoğrafçılar arasında klasik bir laf var:"-Sümüklü çocuk fotoğrafı."
Aslında çok kızıyorum buna...Siz küçükken sümükleri AKMAYAN yetişkinler miydiniz?!
Yaşlı insan fotoğraflarına,"yüzü buruşuk" tanımlaması yapıyorsunuz ya hani,siz her zaman GENÇ mi kalacağınızı sanıyorsunuz?!
İnsanlar egolarının tavan yaptığının farkında değiller,kafalarını deve kuşu gibi kuma gömmüşler ama bir tarafları açıkta kalmış.
Kendisini fotoğrafçı sanan bu kimseler, internetten indirilen virüslü rar dosyaları gibi...Ne kadar iyi özellikleri varsa,o özelliklerinin alayı da bir yerlerine sıkışmış kalmış gibi.
Bu tanımlamalar bitmez arkadaşlar... Bu kimseler UCUZ ÇİN MALLARI gibi ! Nerelerinden tutarsanız,bir parçaları her an elinizde kalacak gibi...
BENDEN İNSAN OLARAK TAVSİYE; ÖNCE İNSAN,ONDAN SONRA FOTOĞRAFÇI OLMAYI ÖĞRENİN. Daha sonra gelip BAŞKALARINA nasihat verin. Hiç kimse bir akımın öncüsü değil Türkiye'de.
Hiç kimsenin adı da örnek vermem gerekirse ARA GÜLER gibi ANILMAYACAK. Bırakın bu boş işleri ve hırsı.  Hayatınıza,işinize gücünüze bakın ve FOTOĞRAF ÜRETİN...

Sevgiyle ve fotoğrafla,ışığın izinde kalın.
EMİNE.

10 Aralık 2011 Cumartesi

Fotoğrafçının Güncesi ***01

  Merhaba kendime,merhaba bu satırları okuyan herkese,

Bugün İstanbul'da güneşli, ama ayazın insanın yüzünü kavurduğu günlerden biriydi. Sabahın çok erkeninde ruhumun tüm bunalmış haliyle çıktım evden,attım kendimi sokağa...  İnsan bazen sokaklar boyunca yürümek istiyor hiçbir şey yapmaksızın ve ben de bunu yaptım tam olarak... Uzun zamandır almak istediğim bir objektif vardı,fotoğraf ekipmanım zamanı geldikçe gitgide genişleyecektı farkındaydım...Tabii alınan her ekipman bana ayrı bir "YÜK TAŞIMA KAPASİTESİ" demekti:) Evet, ben artık bir  Sigma 70-200mm F2.8 EX DG OS HSM sahibiyim. Bu ne mi demek? Bu artık insan fotoğrafları için,uzaktan dahi portreleri kaçırmayacağım anlamına geliyor... Gidilen onca yerdeki zoom*lamam gereken manzaraları da öyle hatta. Bu benim 4. lensim,hani sayı artar mı bilmiyorum ama,artabilir. Dilerim bu lens de bana iyi fotoğrafları çekme şansını getirir.
Zannediyorum bu benim kendime YILBAŞI HEDİYEM. İçim,şu fotoğrafta asma köprüye uzandığım pozisyondaki kadar RAHAT işte.

Pazar gününe merhaba demeden önce,sakin bir cumartesi gününden sevgilerimle,
EMİNE.

8 Aralık 2011 Perşembe

Sonbaharın Sonlarına Gelmişken...

  Sonbahar işte adı... Özlemlerin,beklemelerin,hüznün ve belki de asla kavuşamamanın mevsimi biraz da...
Biraz sarı,biraz kırmızı,biraz bordo ve biraz da kahverengi olur dünyamız sonbaharda...
Sonbahar demişken,renklerini en sevdiğim bu mevsime dair fotoğraflardan paylaşayım dedim sizlerle...



İşte Emine*ce Sonbahar...

7 Aralık 2011 Çarşamba

"ÖNCE İNSAN" DİYEN BENİN KENDİSİNE DAİR

 6 Şubat 1985 yılında,Kırıkkale'de doğdum. 6 kardeşin en küçüğü olarak ailemdeki yerimi almışım.
Halk arasında benim gibilere ;"tekne kazıntısı","son numara" gibi isimler konuluyor.
1989 yılından beri İstanbul'da yaşıyorum.
Çok maceralı bir ÖSS döneminin ardından Marmara Üniversitesi Biyomedikal Cihaz Teknolojisi bölümünde okumam uygun görüldü.
Özel bir şirkette Ar-Ge (Araştırma-Geliştirme) departmanında çalışıyorum,sektörümüz;endüstriyel otomasyon.
Fotoğraf geçmişime gelecek olursak, 15 yaşından beri fotoğrafa ilgi duyuyorum ve fotoğrafın içindeyim.
Fotoğrafa dair herhangi bir hırs gütmeyerek,vizörün ardındaki göz olarak ışıkla oyun oynamayı seviyorum.
Fotoğraf bana insan olmayı,insana yaklaşmayı öğretti diyebilirim.
Biraz daha konuyu açacak olursam,fotoğraf benim hayata tutunma sebebim.
Bu blog sayfasında:Bana,hayata,fotoğrafa ait yazıları bulacaksınız. Pek tabii ki fotoğrafları da izleme imkanı bulacaksınız. Gidilen mekanlardan,şehirlerden insan hikayeleriyle,hissettiklerimle bu blog sayfasında olacağım.

***Hayatın bir yerinde,yolumun fotoğrafla kesiştiği herkesle bir gün karşılaşabilmek ümidi ile.***
Sevgi ve saygılarımla,
EMİNE.